Freitag, 4. Juni 2010

Ben, Yusuf...



Kuyunun dibindeyim, kervanlar bulsun istemem
gömleğim kanlar içinde,
köle pazarlarında satıldım ya...
sensiz geçer akçem yok aşk mezadında...

Ah benim devletim, ah benim ülkem
benim ömrüm...
merhaba...

Ben, Yûsuf,
sınanmış bir kalbin sahibiyim
Șöyle buyur, bu kalp senin efendim...

Șimdi ben, Yûsuf,
tut ki Mısır'a azizim, efendiyim...

Boynumdaki künyede hâlâ vasfım yazılı:
Züleyha'ya köleyim...

~N.Bekiroglu~

1 Kommentare:

  1. "Yusuf ile Züleyha" adlı kitabı bulabilirseniz okuyun. Çok güzeldir, anlatımı olsun, işleyişi olsun, tavsiye ederim. Yuuf'un o ibretlik hayat öyküsünü anlatmaktadır ama edebi bir dille. Ne yazık ki, Yakup a.s. çocuklarına güvendi ama onlar bu güvene o vakit hıyanet ettiler. Peygamber oğulları ama şeytana böyle uyabiliyorlar, herkes hata yapabiliyor.

    Bir de bu zamana bakın, kimse kimseye güvenemiyor. Dünyanın çivisi çıktı derler, dünyanın çivisi çıkmadı, insanların çivisi çıktı. Kimseye güvenilmiyor, inanılmıyor. Canım dediğin ve değer verdiğin kişilikler senle iken dahi kuyunu kazabiliyor.

    Güven, o ki, bir defa güvenmemek kipinde çekimlense olumlu biçimi bir daha asla geri dönmeyecek. Kırılacağı yoksa da bir yürek, bir kez güvenmeyince kırılıp gidecek... Güven o ki, korunması için güvenmekten başka uolu yok...

    AntwortenLöschen