Mittwoch, 16. Juni 2010

Kelebek, Çilek ve Fırtına...

Photo by_me3009

Bazen günlerin yoğun akışına o kadar kapılırım ki,

kaçamaklarımı bile güzel değerlendirmeyi beceremez olurum...

Küçük yerlerde, küçük insanlarla, kücük düşünceleri paylaşmak,

geçmek bilmeyen yaralara merhem gibi serinlik verdiğini unuturum...

Yine unutmuştum kiii...

Kelebeğimle oturup kocaman çilekli dondurma yedik bugün...
Hemde tanıdık yerdeki, tanıdık kaşıklarla, tanıdık dondurmayı..

Eee... Yaradan naber,
geçtimi bari?

Geçmedi...
amaaa...

Kelebeğimin kanadıyla dondurmamın tadsız çilekleri,
yaraya resmen fırtınalar estirdi...
=)

2 Kommentare:

  1. Gelecek olan gün gelir ve ezber bozulmasının ne demek olduğunu anlar kelebek düşünde yaşayanlar,gerçeğe çivilemesine çok kötü dalış yapar..
    İşte ogün gelmesin duam ya gelecek ne yazık ki..
    Ben bu filme onlarca kez seyrettim,seyretmeme rağmen dersimi alamadığım için birde ezberlerimi bozdum üstüne :(
    Allah yar ve yardımcınız olsun..

    AntwortenLöschen
  2. Benim kelebeğim bir düş değil, düşlerden oluşan bir ezber değil ki bozulsun...
    Bahsettiğim kelebeğin ezber edinmişlerin ismine bürünmüş olması, bilinmeyen yükseklerden bile çiçeğin kokusunu alabilip, en güzel biçimde üzerine yol alabilmenin yolunu çözmüs olmanın işaretidir. Belki mavi, belki yeşildir rengi ama arada bir tozlaşsada, pembe değildir...

    Duana AMIN inşaAllah...
    çözüm "O"dur nasılsa...

    AntwortenLöschen